TÜRKİYE

Bağ gezilerimize daha çok yeni bir oluşum olan Trakya Bağ Rotası'nı takip ederek Türkiye'de devam ettik.

Traky Bağ Rotası


Chateau Nuzun ve Barbare'yi Trakya Bağ Rotası'nı kendi araba yolculuğumuzla keşfe çıkmadan önce BÜMED'le birlikte gezmeye gitmiştik. Bunca yasağın getirildiği bir zamanda ortamda bir otobüs dolusu insan sabah erkenden yola koyulduk. Tabelalarını bile kaldırdıkları için yolları bulmakta biraz zorlansak da güneşli güzel bir günde gezdik iki üreticiyi de. Chateau Nuzun'un sahibi Necdet Bey ve orada çalışan diğer arkadaşlarla birlikte hem üretim yerlerini ve bağlarını gezdik, hem de şaraplarını tattık.  Kırmızıları arasında Pinot Noir olduğunu öğrenince çok heyecanlandık. Tadımını yapamadık orada ama evde denemek üzere Pinot Noir'ımızı aldık.

Necdet Bey şaraplarını anlatırken


Toplanmaya hazır Cabernet Sauvignonlar

Barbare'nin tesisi gerçekten çok güzel. Alabildiğine uzanan bağlarında dolaşıp üzümleri tatmak da çok zevkli. Mesela grenache ve shirazın birbirinden görünüş, tat, kabuk ve çekirdekler bakımından ne kadar farklı olduklarını bilsek de kendi ellerimizle dokunmak ve tatmak gerçekten çok güzel bir deneyimdi. Şaraba merakı olanlar içmekten öteye gidip bunları yapmalı : )


 Bağ evinin restoranına oturunce insana huzur veren deniz ve bağ manzarasıyla karşılaşıyorsunuz. Şarapları yudumlarken de kendi asma yapraklarından yaptıkları zeytinyağlı dolmalar ve mangalda pişirip getirdikleri köfteler donatıyor masayı. Şaraplarına gelince.. Chateauneuf du Pape'ı andıran aroması ve gövdesiyle Elegance 2009 gerçekten çok başarılı. Syrah, grenache, mourvedre ve premier kupajına giren cabernet sauvignon ve merlot üzümlerinden üretilen bu şarap 18 ay Fransız meşe fıçılarında bekletilmiş ve sonuç gerçekten güzel olmuş. Cabernet sauvignon ve merlot'ya biraz syrah ve grenache katarak yaptıkları Prestige 2009 da uygun fiyatlı ve içimi kolay diğer güzel bir kırmızı şarabı Barbare'nin.

Barbare'nin bağ evi restoranından manzara



Barbare mahzen

Bayram tatilinin bağ bozumu tarihlerine denk gelmesini fırsat bilip tatilimiz boyunca Trakya Bağ Rotası'ndaki diğer üreticileri keşfe koyulduk. İlk durağımız Şarköy'de kurulmuş, çok güzel ve modern bir tesise sahip olan Chateau Kalpak. Sahibi Bülent Bey çok emek ve para harcamış belli ki. Etiketlerinin tasarımı dahil en ince detayına kadar özenle düşünülmüş her şey. Şaraplarının ünü yayılmış durumda artık. Türkiye'de üretilen iyi kırmızı şarapları düşününce bizim için ilk sırada Chateau Kalpak var. Merlot, Cabernet Sauvignon, Cabernet Franc ve Petit Verdot'an yaptıkları Chateau Kalpak 2010 gerçekten çok dengeli bir şarap.


Chateau Kalpak'ın terasından manzara



Mahzenin olduğu bölümde toprak kesitlerini görebileceğiniz bir yer de yapmışlar.  Burada hem toprağın farklı katmanlarını görebiliyorsunuz, hem de yerin ne kadar aşağısında olduğunuzu anlayabiliyorsunuz. Çok hoş bir fikir gerçekten. Gidip gezmenizi ve güzel şaraplarını tatmanızı tavsiye ederiz.



Bir sonraki ziyaretimiz için Gali'nin yolunu tuttuk. Kendi arabamızla gidebileceğimizi sandık ancak yolu sormak için aradığımızda bizi kendi arabalarıyla almayı teklif ettiler. Dağları tepeleri aşıp da bağlara varınca kendi arabamızla oralara çıkamayacağımızı görmüş olduk :) Bu sene biraz zor geçmiş onlar için çünkü hastalıklarla uğraşmak zorunda kalmışlar. Bu da üretimlerini oldukça etkilemiş. Tadabileceğimiz sadece bir iki çeşit şarapları vardı. Onlar da bizi çok mutlu etmedi ne yazık ki açık konuşmak gerekirse.

Akşam yemeğizi yemek ve geceyi geçirmek için önceden Suvla'ya rezervasyon yaptırmıştık. Tesisin çok güzel olduğunu duyduğumuz için heyecanla vardık Eceabat'a. Suvla'yı bulamk çok kolay oldu çünkü doğal tarım ürünleri markası olan Kilye sayesinde her yere tabelalarını koyabilmişler :) Ve tesisleri gerçekten çok çok güzel.


Suvla Eceabat

Suvla kısa zamanda çok yol kat etmiş bir üretici. Bağlarına ve üretim yerlerine yaptığımız ziyarette de gördük ki, Türkiye'nin oldukça ciddi bir şarap üreticisi var. Suvla'nın sahibi olan Selim Bey de iş dünyasında gelen alt yapısı ile yaptığı işi sunmayı çok iyi biliyor. Umarız bu şaraplar bir gün yurt dışında da ciddi anlamda konuşulur hale gelebilir.

Aslında Suvla'nın her fiyat segmenti için bir şarabı var ve hepsi özenle yapılmış şaraplar. Yerel üzümlerden yapılmış serileri de denemenizi tavsiye ederiz. Kınalı Yapıncak, Karasakız gibi üzümleri özenle üretip düzgün bir süreçten geçirince çıkan şaraplar çok kaliteli ve özgün bir yapıya sahip oluyor. Özellikle beyazlarını çok beğeniyoruz biz. Reserve Chardonnay'i denemenizi tavsiye ederiz. Gerçekten çok başarılı. İncirli şaraphanede İnci Hatipoğlu ve Selim Bey'in katılımıyla gerçekleşen Riedel & Suvla workshopunda Chardonnay'i Riedel'in Monrachet Chardonnay kadehinde tattığımızda kadehin de iyi şarabı anlamada ne kadar büyük bir rolü olduğunu anladık. Kadehleri ayrıca anlatacağız ancak bunu da bir not olarak düşelim buraya : )


Çok fazla çeşit şarabı var Suvla'nın gerçekten de. Üretim ve ambalaj yerini gezince de gördük ki bu çok fazla emek ve para gerektiren bir iş. Bu sene ilk defa şampanya üretmeyi de kafaya koymuşlar. Heyecanla bekliyoruz biz de : ) Sadece şarap üretim yerlerini gezmekle kalmayıp zeytinyağı imal ettikleri yeri de gezdik ve zeytinyağı üretimine dair bir çok şey öğrendik. Akşam yemeği yemek için gerçekten çok keyifli bir mekan yapmışlar. Çeşit çeşit gelen peynir ve zeytinlerin yanısıra taş fırından çıkan pizzaları gerçekten çok güzel. Sınırlı sayıda ürettikleri Rausanne Marsanne'ı da ilk kez bu yemekte tattık. Gerçekten çok başarılı bir şarap olmuş.

Kalmak için Suvla'nın kendi yeri yok henüz ancak etrafta yeni yeni butik oteller açılmaya başlamış. Biz de bir tanesinde kaldık. Önümüzdeki yaz tekrar gidip bu sefer denize de girmeye kararlıyız.  O kadar pırıl pırıl ki..

Tatilimizin son gününde Umurbey'e uğramaya karar verdik. Umur Bey'in bizzat kendisiyle tanışıp sohbet etme şansı bulduğumuz için çok mutlu olduk. Bizle o kadar yakından ilgilendi ki. Hem yurt dışında hem yurt içinde o kadar üretici gezdik ancak hiç birinde meşe fıçıdan şarap tatmamıştık : )

...


FRANSA